Ortada gerçek bir tedavi olmaksızın, hastanın etkili bir
ilaç sandığı şekeri veya nişastayı yiyerek, iyileşme göstermesidir.
Beynin tam
olarak açıklanamamış gizemlerinden birisidir. Plasebo etkisinin iyileştirme
oranı %30'dur. Bu yüksek oran nedeniyle ilaç firmaları araştırma yaparken iki
grupla çalışır ve bir gruba gerçek ilacı verir, diğer gruba ise nişastayı. Sonra
gerçek ilaç alan gruba diğerine göre anlamlı iyileşme olup olmadığını görmek
için bakılır.
Araştırmada kullanılan hap şeklindeki beyaz nişastaya göre renkli
hap daha etkilidir. Kapsül biçiminde olan hap, aspirin biçiminde olana göre
daha da etkilidir. Mavi kapsüle göre kırmızı kapsül çok daha etkilidir. En
etkilisi iğne ile enjeksiyondur... :) İlacın fiyatı da iyileştirme gücünü etkiler, fiyat arttıkça iyileştirme gücü de artar. Önerenin uzmanlığı; ilacın iyileştirme gücünü yükseltir. Beklenti yüksekliği de aynı şekilde..:)
Beyin inanırsa, her tür ağrı kesici ve ilacı kendisi
salgılıyabilir. Bu nedenle kocakarı ilaçları denilen bazı bitkilerin iyileşme
sürecine psikolojik ve sonrasında fiziksel faydaları inkar edilemez.
Bu
fenomeni tıp dünyası araştırmak yerine, sürekli reddetmektedir. Her türlü
modern tıp uygulamasına tedavi süresince devam edilirken, plasebo etkisinden
destek almanın bana göre son derece büyük faydası vardır. İnanç, her zorluğun
üstesinden gelmede beynin en önemli yakıtıdır.
Plasebo etkisinin sadece faydası mı var? Zarar veremez mi, tıpkı
inançlarımız gibi?
Texas’da cinayetle yargılanıp ölüme mahkum edilen bir hastaya acısız bir ölüm isteyip istemediği
sorulduğunda, cevabı ''evet'' olmuş. Bunun sonucunda, idam günü, koltuğa bağlı bir
şekilde ölümü bekleyen mahkumun açık bileğine, ılık su damlaları akıtılmaya
başlamış, telkin yöntemiyle de bileğinin yeni çıkan acısız bir makineyle
kesildiği ancak canının acımayacağı belirtilmiş. Tüyleri diken diken edecek
nokta ise mahkumun tam 37 dakika sonra kalp atışlarının durduğu ve öldüğü
gerçeği tabi ki. Mahkum yavaş yavaş kan kaybından öleceğine inandırılmıştı, kan
akışı ılık su damlatılarak dikte edildi ve adrenalin zehirlenmesi ya da
herhangi bir etki yüzünden bu kişi kendi kendini hem de acısız bir şekilde
öldürmüş oldu...
Ülkemizde de benzer bir durum yaşandı. Adana'da bir işçi mesai bitiminde iş yerindeki sanayi tipi büyük buzdolabında mahsur kalır. Çıkmak için uğraşır ama buzdolabı kapısı dışardan kilitlenmiştir. Bir süre sonra donacağını anlayan adam ailesine bir mektup yazar ve içerideki soğuktan da bahseder. Sabah iş yeri ve buzdolabı açıldığında işçinin donarak ölmüş cesediyle karşılaşırlar, tuhaf olan buzdolabının bir haftadır bozuk olması ve içerideki sıcaklığın 25 C olmasıdır....
Ülkemizde de benzer bir durum yaşandı. Adana'da bir işçi mesai bitiminde iş yerindeki sanayi tipi büyük buzdolabında mahsur kalır. Çıkmak için uğraşır ama buzdolabı kapısı dışardan kilitlenmiştir. Bir süre sonra donacağını anlayan adam ailesine bir mektup yazar ve içerideki soğuktan da bahseder. Sabah iş yeri ve buzdolabı açıldığında işçinin donarak ölmüş cesediyle karşılaşırlar, tuhaf olan buzdolabının bir haftadır bozuk olması ve içerideki sıcaklığın 25 C olmasıdır....