18 Aralık 2014 Perşembe

BEYİN OYUNLARI  90; ASTROLOJİ VE FAL (BARNUM ETKİSİ)


Hayallerinizin peşinden koşun...

Psikoloji bilmeyen ve psikoloji üzerinden para ve ün kazanmaya çalışanların, kullanıma soktukları sahte mesajlardan biri hayallerin peşinden gitmektir. Bu kişilere göre, başarılı insanların hepsi işe önce hayal ederek başlamışlardır. Kişi hayalinden vazgeçmez ve çok çalışırsa MUTLAKA hedefine ulaşır.

Bunun için bağlamından kopartılmış bazı özdeyişler temel mesajı güçlendirir. Örneğin; “Kişinin dışındaki engeller, içindekilerle karşılaştırıldığında hiç kalır” gibi bir cümle aynı zamanda zihin açıcı bir işlev görür. Bu durumda bütün yapılması gereken, kişinin cesaretini toplayıp korkularından kurtulmasıdır. Böylece, kendiniz sandığınız kişiden KURTULUR, gerçek kişiliğinizi ortaya çıkartır ve hayallerinize ulaşabilirsiniz.

Başarılı kişilerle ilgili örnekler de istemek ve hayaller peşinden gitmek gerektiği mesajını güçlendirir. ''Bakın şu kişi nasıl imkânsız gibi görünen bu işi başardı. O başardığına göre siz neden başarmayasınız ki?''Çünkü bu hayal tacirlerine göre, başarının bir modeli vardır ve bu modeli izleyen herkes başarılı olabilir.


Gerçekten de verilen örneklere ve anlatılan hikâyelere bakınca bunlar akla yakın gelebilir. Ancak bu çok temel bir yanılgıdır ve psikolojide buna Barnum etkisi denir. Herkes ya da her durum için geçerli olan bir yargının sanki sadece belirli bir kişi ya da durum için özelmiş gibi kullanılmasıdır.

Barnum etkisi, birbiriyle çelişik sözlerin bir arada verilmesi nedeniyle, insanların, kendilerine özgü bir açıklama yapıldığı izlenimi edinmelerine karşılık gelmektedir.
Hepimizde bir boşluk duygusu var: Gelecekte neler olacağını öngöremiyoruz. Bu, bizi yıldız falları başta olmak üzere çeşitli falcılara inanmaya götürüyor. Barnum, bunun bilincinde olan bir sirkçi olarak, insanları kandırmanın çok kolay olduğu belirtmiştir. Etkinin adı, buradan gelmektedir. Şu sözü çok ünlüdür: “Her dakika bir enayi doğuyor.”

'Diğer insanların senden hoşlanmasına ve takdirine ihtiyaç duyuyorsun ama yine de özeleştirel olmaya eğilimlisin. Bazı kişilik zaafların olsa da, genelde bunların üstesinden gelebiliyorsun. Henüz kendi yararına kullanmayı başaramadığın, hatırı sayılır bir kapasiten var. Dışarıdan disiplinli ve denetimli biri gibi görünsen de, iç dünyanda endişeli ve güvensiz hisseden bir yanın var. Bazen, kararlarının ya da eylemlerinin doğru olup olmadığıyla ilgili, ciddi kuşkulara kapılıyorsun. Hayatında belli miktarda değişiklik ve çeşitlilik arıyorsun ve engellerle ya da sınırlarla yolun kesildiğinde mutsuz hissediyorsun. Bağımsız düşünebilen biri olmakla gurur duyuyorsun ve başkalarının düşüncelerini, tatmin edici kanıtlar yoksa kabullenmiyorsun. Ancak kendini diğerlerine çok keskin biçimde ifade etmeyi de, akıllıca bulmuyorsun. Bazen dışa dönük, cana yakın ve sosyal hissetsen de, kimi zaman içe dönük, sıkıntılı, çekingen duygulara kapılıyorsun. Bazı büyük isteklerin, gerçekçi olmaktan uzak.'

‘Barnum Etkisi’nin diğer adı, ‘Forer Etkisi’dir. Bir psikolog olan Forer, 1948 yılında bir dersinde öğrencilerine bir kişilik ölçeği vermiş; sonrasında, bir burç sayfasından aldığı yukarıdaki açıklamayı verip, öğrencilerinden bu açıklamanın kendilerini ne kadar yansıttığını 1’den 5’e dek değerlendirmelerini istemiştir:

1. Beni hiç yansıtmıyor.
2. Beni pek yansıtmıyor.
3. Beni az çok yansıtıyor.
4. Beni biraz yansıtıyor.
5. Beni tamamen yansıtıyor.

Ortalama, 4.26 çıkmıştır. Birçok katılımcı, bu açıklamanın kendilerine özgü özellikleri yansıttığını ileri sürmüştür.

Forer’in bu çalışmayı yaptığı 1948 yılından sonra ise, aynı çalışma, çeşitli katılımcı öbekleriyle kerelerce yinelenmiş ve ortalama, genellikle 4, 2 çıkmıştır.

Açıklama, gerçekte, herkesi yansıtmakta; okurların benliğini okşayacak bir biçimde yazıldığı için, birçok insana çekici gelmektedir. Açıklamanın tüm sözel (totolojik) bir niteliği vardır. Diğer bir deyişle, bütün seçenekleri içermektedir. Örneğin, bir insan, “bugün ya yağmur yağacak ya da yağmayacak” derse, bir bilgi vermiş olmamaktadır. Ya da bir öğrenci, “bu sınavdan ya iyi not alacağım ya da kötü not alacağım” derse, yine, yeni bir şey söylemiş olmamaktadır.

Burada ilginç olan nokta ise şu: Forer bütün öğrencilerine aynı kişilik analizini dağıtmış. Her öğrencinin kişiliği aynı olamayacağına göre bu nasıl olur diyorsunuz. Bu şöyle oluyor. Kişilik analizinde genel geçer cümleler kullanıyorsunuz. Yuvarlak, ölçülü, genel geçerliliği olan şeyler söylüyorsunuz. Mesela: "Ara sıra kararsız kaldığınız olur.", ya da "Sevdiklerinizi çok sever, düşmanlarınızdan nefret edersiniz." gibisinden. Böylece herkese üç aşağı beş yukarı uyabilecek bir analiz oluyor hazırladığınız.

Burçların, dergilerdeki karakter tahlillerinin, kimi 'ruhdeşen falcılar'ın, hatta içki masasında 'adam ruhumu okuyor, beni benden iyi tanıyor' dedirten 'bilge çapkınlar'ın sırrı bu işte. Psikolojide 'Forer Etkisi' ve 'Barnum Etkisi' gibi isimlerle anılan fenomen. Bizim biricikliğimize, potansiyelimize, makul eleştirilerin arkasına saklanmış övgülere inanma isteğimiz!

“O akrep burcundan, aldatılmaya tahammülü yoktur” cümlesi tipik bir Barnum etkisi içermektedir. “Aldatılmaya tahammülünün olmaması” sadece bir burçtan olan kişilerin özelliği değil, doğal olarak insanların çoğunluğunun ortak özelliğidir. “Maddi imkânlarımız elverse, dostlarınıza pahallı hediyeler almaktan hoşlanırsınız”, “Sizinle ilk tanışan insanlar, başlangıçta sizi soğuk ve mesafeli bulsa da, yakından tanıdıklarında fikirlerini değiştirirler.” Bu ve benzeri ifadeler büyük çoğunluk tarafından onaylanır. Çünkü gerçeğin bir bölümünün hoşa gitmesi, diğer bölümü kabullenmeyi kolaylaştırır.
Astrologların sıklıkla kullandığı bu dil yapısı, burçları okuyan kişilere “doğru yazıyor” bilgisini ya da izlenimini vermektedir.

 "Perception is reality" ( Gerçek olan algıdır:))