İnsan beyni; çevremizi doğru şekilde algılamak için değil, hayatta kalmamız için çalışır. Gerçekler için değil asıl ikna etmek için düşünürüz. Çünkü sosyal bir canlı olan insan bu sayede yiyecek bulabilir, üreyebilir.
Bilim adamı gibi değil, bir avukat gibi çalışır; yani gerçekleri kendisi için çarpıtır. Önceden belli olan hedefi için ihtiyacı olan tarzda açıklamalar yaratır.
İnsanları; olumlu veya olumsuz sıfatlarla etiketlemek,
kendini gerçekleştiren kehanetlerin en büyüğüdür. Başarı ve başarısızlık
olasılığını fevkalade etkiler.
Bildiğimiz şeyleri abartarak çok daha fazla bildiğimizi düşünürüz.
Kaybetme ihtimali kazanma ihtimaline göre bizi daha çabuk
harekete geçirir.
Karar vermek; seçenek arttıkça zorlaşıyor. Buna ''Seçim paradoksu'' adı veriliyor.
Karar vermek; seçenek arttıkça zorlaşıyor. Buna ''Seçim paradoksu'' adı veriliyor.
Basket oynayanların uzun boylarına bakarak, basketbol
oynadıkları için uzun olduklarını düşünürüz; ama hayır seyrettiklerimizin uzun
olmasının sebebi basketbol oynamaları değil, uzun boyluların basketbol için seçilmeleri.:)Ama bizler çocuğumuzun boyu uzasın diye, gördüğümüz dev basketçilere bakarak, ona bazen zorla, uzasın diye basketbol oynatırız.
Tam da bu nedenle reklamlar işe yarar; cola içenler
mutludur, axe kullananlar sonsuz seksidirJ
Bu komedilere inanmasaydık, tüm ürünler, bu tarz reklamları kullanmazdı.
Bir şeye, işe veya kişiye para, zaman harcadığımızda
vazgeçmekte zorlanırız, sanki yapılan harcama geri gelecekmiş gibi, genellikle gelmez; sadece harcanan miktarın büyüklüğü bizim vazgeçmemizi engeller. Rulette 5
kez siyah gelirse, insanların çoğu kırmızı gelecek diye kırmızıya yönelir, komik
olan her atışta, isterse 100 kez siyah gelsin, topun kırmızı veya siyaha gitme
olasılığı aynıdır. ''Bu ilişkiye yıllarımı verdim'' düşüncesini atın kenara, çok
şey feda etmiş olmanız o ilişkiyi düzeltme ihtimalinizi arttırmaz, hatta olasılığı
düşürür.
Nasıl başlarsa öyle gider inancı; Başlangıç başarıları ve
şansı bizi hep böyle gideceğine inandırır. Başardıkça daha fazla risk alırız,
korkusuzlaşırız. Bu bizi hata yapmaya açık hale getirir
Dr.lar ve danışmanlar bazen önce bir şeylerin kötü gideceğini,
sonra zamanla düzeleceğini söylerler. ''Kremden sonra kaşınma ve yanma olacak yaranız daha kötü gibi görünecek, aslında bunlar iyileşme belirtileri.:)''Bu genelde bizi daha beter yapar çünkü işe yaramayan yöntemlerini bazen çok geç
algılarız, yaptıkları çoğu zaman bizi geç uyandıracak bazen hiç uyandırmayacak bir
olasılık yaratan telkinleridir.
Dip noktada gittiğimiz bize yol gösteren kişiyi başarılı görürüz hatta öneririz, başarıyı bile yanılsamalarımızla yorumluyoruz anlayacağınız, dipten sadece yukarı çıkılır, az veya çok hem de her defasındaJ
Beynimiz her şeyi anlamlı hikayeler şekline getirmek ister,
bu çaba her türlü anlamsızlığı değiştireceğinden hikayenin gerçekliği elden
gider. Bu nedenle tüm hikayelerimize biraz yalan, biraz senaryo eklenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder